Madde ve İnsan
İçinde bulunduğumuz tüm sistemler iki gibi gözüken birlikten oluşur.Örneğin, madde ve mana, beden ve ruh, yeryüzü ve gökyüzü,kadın ve erkek, iç ve dış,karanlık ve aydınlık,görünen ve sırlanan gibi ikiliklerin ardında muazzam bir tamamlanma ve birlik yasası vardır.
Nihayetinde bu ikilikleri bir etmeye başlayan insan bir olana yaslanır.Ve insan dünya hayatında bu birliği anlayıp yansıtmakla görevli hatta elçi makamındadır.Tüm bu ikilikler insanın etrafında içinde dışında beden ve ruhunda toplanarak bir olmak isterler.Aklen,fiilen ve halen bu birliğe ayna olan insan hakikatini yaşabilir.Çünkü insanın dünyaya gönderiliş amaçlarından biri de , bu insan aynasının gözüyle Yaratıcının alemi seyretmek niyetidir.Bu sebeple insan hem beden hem ruhla yaratılmıştır.
Fıtratındaki bu ikiliğin birliğiyle dokunduğu eşyaya mana,yediği yemeğe lezzet verebilir ,işittiğiyle idrak,konuştuğuyla irşad edebilir.Yani maddeye mana yükleyebilir.Bu kabiliyetiyle yediği yemekten tad alan dilin ruhu beslemesi yaratımın muhteşemliğini ve birliğini izlettirir.
Bu birlik içinde hissedemeyen insanoğlu; ikilikler çıkmazında kaybolabilir.Öyle ikilemler arasına sıkışır ki, zihninde veya duygularında kaybolabilir; aydınlık veya karanlık tarafta olduğunu sanabilir; bir merdiven aşağıya inse günaha battığını bir merdiven yukarı çıksa evliya olduğunu sanabilir; erkeğe veya kadına öfke duyabilir vs.
Çıkış ikilikleri bir etmekten en azından bir bütüne ait olduğunu veya birbirini tamamladığını idrakten geçer. Bu durum huşu içinde kılınan bir namaza benzerki , şekli ister kıyam ister ruku ister secde olsun; hali tüm varlığı içine alıp kabulde olur.