Metaverse …
Bir sabah uyandığınızda ilk iş olarak özel kıyafetlerinizi giyip ,gözlüklerinizi taktığınızı sanal fakat zihninize gelen sinyaller sayesinde tamamen gerçek gibi algıladığınız bir dünyaya avatarınızla giriş yaptığınızı hayal edin.
Canınız istedi, Londra’ya geçtiniz ve Londra müzesini rehber bir avatar eşliğinde dolaşıp, hemen ilerideki kafede kahvenizi yudumluyorsunuz.O da ne karşınızda en sevdiğiniz oyuncu Orlanda Bloom.Size ilk filminin hikayesini anlatıyor tabi avatarıyla.
Ya da çok sıkıldınız ve avatarınızla çılgın bir rock konserine katılmaya karar verdiniz.Müzik, ses, koku ortamdaki neredeyse her şeyi zihniniz bedenizle orada varmış gibi algılayor ve tepki gösteriyor. Ama realitede sadece evde kanepede uzanıyorsunuz.
Hep gezip tozacak değiliz ya .Biraz da iş düşünelim değil mi?
Ünlü bir şirketin Ceosu olarak tüm elemanlarınızla zaman ve mekan farketmeksizin toplantılar yapıyor ve tüm ekip çalışanlarınızla şirketin piyasaya çıkaracağı teknolojik bir ekipmanı henüz proje aşamasında her boyutuyla bu ortamda inceliyor ve analiz ediyorsunuz.
İlla bir Ceo olmanıza da gerek yok. Siz bir ressamsınız ve gerçek dünyada açamadığınız resim serginizi metaverse dünyasında açmayı başardınız .Ve inanılmaz bir satış yaptınız.
Veya yıllardır görüşemediğiniz ve uzak bir ülkede yaşayan akrabanızla bir gün geçirmek istediniz ve gün sonunda sadece akşama ekipmanlarınızı çıkarmanız kaldı. Ha eğer avatarımızla uyku deneyimini de yaşıyorsak orası da ayrı.
Demem o ki bu sanal ortamda evler inşa edilip,şehirler ve şirketler kurulup , insanın aklına gelen ve hayal edebildiği her şeyin gerçek olma ihtimali mümkün.
Gerçekle arasında tek fark bütün bunları zihnimizin içinde oraya gelen sinyaller neticesinde yaşıyor olacağımız.
Aslında tüm bu hikaye bana insanoğlunun dünyaya başka alemlerden gönderilişini anımsattı.Biz de burada esasen başka bir aleme mensup şimdilik dünya bedeninde gezen avatarlar mıyız acaba? Hatta işi biraz daha öteye götürdüğümüzde ” metaverse” insanın dünya macerasının sanal aleme taşınması olabilir mi?
Peki tüm bu soruların ötesinde ” metaverse ” tamamen hayatımıza girdiğinde üretim, tüketim, sosyalleşme, işbirliği, kültür ve din anlayışlarımızda ne gibi değişikler olacak?
Hangi dünyayı seçmeliyiz ? Yoksa iki ayrı hayat anlayışı mı var olacak?
Bu arada ekonomik şartları ne belirleyecek? gibi aklımda uçuşan sorularla yazıma son veriyorken;
halihazırda hala hayat bildiğimiz gibiyken -yani genel olarak :)- insan olmanın hakkını verebilme , gökyüzüne çokça bakabilme, rüzgarı tenimizde hissetme imkanı da hala varken; hayatın tadını alabilen ve insanlığın tekamül evrelerinde her an bir sahibimiz olduğunu hatırlayan olmak duasıyla dolup taştığımı belirtmek isterim.
Vesselam.