Mükemmelliyetçilik Kepenklerinin Ardında
Mükemmelliyetçilik kişinin yaptığı işleri sonuç odaklı yaparak onay bekleme algısıdır. Hatta bu duygunun zırhını çıkardığımızda karşımızda dağlar kadar büyütülmüş bir kusurluluk algısı ortaya çıkar.
Yani ; öz benlik kusurlu olduğuna o kadar inanmıştır veya inandırılmıştır ki , kişi mükemmel olursa bu dünyada yaşam hakkının kendisine verileceğini zanneder. Kusurlu yanlarıyla bu dünyaya sığamaz ve kusur zannettiklerini mükemmelliyetçilik sıvasıyla kapatır. Aslında her daim başarılı olmak zorunda hissettiğinden özünde baskı yaratır ve kalbini özgür bırakamaz.
Bu kişilerin genel özellikleri vardır. Mesela, kişinin içinden gelmediği halde başarmak istediği büyük hedefleri olur .Bu hedefler bir balona benzetilebilir.Çünkü varmak istediği hedef dışarının onayını alabileceği yüksek bir taleptir. Kişi bu hedefe doğru hırslı bir giriş yapsa da genel olarak süreci ve sorumluluğunu devam ettirmekte zorlanır.
İlerleyen yıllarda bu tutum ebeveyn ,idareci,patron olduğunda da başkaları üzerinden devam ettiğinden bu sefer karşısındaki kişiye onay vermekte zorlanan kişilikler ortaya çıkar. Ve sorun şifalanmazsa eğer sarmal böyle devam eder.
Bu talihsiz duygunun yerine konabilecek sağlıklı duygu durumu ise , yaşamın hakkını vererek,yeteneklerimizi ve kapasitemizi şevkle kullanmaktır.
Sonuç odaklı yaşamın yerine süreci keyifle geçirmeye ve anın hakkını vermeye odaklanmak iyi gelir.
Vasat olmanın ,yanlış yapmanın da cesaretini göstererek keyifle yaptığımız , içimizden gelen , önce kendimizin belirlediği hedefler için gayret göstermek hayat yolunda bize yardım eder.
Kişi kendi varlığını ve değerini önce kendisi onaylamalıdır.
Nihayetinde hoşgörü sadece etrafımız için değil, özümüze de kullanmamız gereken hoş bir niteliktir.
Ve kendimizi içeriden onayladıkça bu hissin kalınlaşan damarlarında incelmeler olacaktır.
Çünkü zarafet içeriden dışarıya doğrudur.