Travmalar Üzerine
Travma, en basit haliyle bir olayın ruhumuzda olumsuz tesir bırakmasıdır. Ruhumuz, bu olayı kayıt altına alır ve hatırlatacak en ufak bir etken -koku,ışık,ses,kişi,isim,mekan vb- meydana geldiğinde o ilk tepkisine benzer hisler yaşatabilir.O halde travma, bir anlamda benzer olayların benzer neticeler yaşatacağına inanmak ve kendinden ,sistemden emin olamamaktır.
Mesela ,kendisini terk eden annesi sebebiyle tüm kadınlar tarafından bir gün terk edileceğine inanan bir erkek çocuğunun kadınlara olan bakış açısı travma kaynaklıdır.
Veya babasından şiddet gören bir kız çocuğunun kendisine şiddet uygulayacak bir erkekle evlenmesi tesadüfi değildir.
Aslında insanlar üzerine kurulan sistem muazzamdır ve travma sebebiyle önümüze farklı formlarda gelen seçimlerimiz bize bu olayı çözmemiz için her türlü olanağı sunmayı amaçlar.
Bu sebeple psikolojik ve pedagojik çalışmalar çocukluktaki kayıtlar üzerinde yoğunlaşır . Hadisenin vuku bulduğu o ilk an ve bize ne yaşattığı çözümleme açısından çok önemlidir.Yapılmak istenen şey ,o ilk ana gidip duygu sağıltımını başarabilmektir.Çünkü orada meydana gelen katılığı, yanlış öğrenmeyi duygularımızı ifade ederek sağıltmayı amaçlarız.Olayı çözümledikçe yapacağımız tercihler yeni bakış açımıza göre olacak ve hayatımızın o alanında iyileşmeler meydana gelecektir.
Peki, şu anımızda bize travma yaşatabilecek olaylar sonrasında ne yapılmalıdır ? sorusunun cevabı ise tamamen aynı.
Yapılması gereken şey duygularımızın akmasına izin vermek,yasımızı tutmak,ifade etmek,duygularımızı ifade edeceğimiz sanatlarla buluşmaktır.
İşin özü acıyı da tatlıyı da yaşama ve ifade edebilme cesareti gösterebilmektir.