Venüs Ülkesi
Bu uygarlıkta hayvanlar konuşur çağlayan dereler nehirler insanlara seslenir ,ağaçlar insanlarla kucaklaşabilir,rüzgarın konuşmaları duyulabilir,yağmurun ve karın tane tane inerken hissettikleri anlaşılabilir,gözlerin kapalıyken bile karşındakini görebilirmişsin.Öyleki bazı insanlar kalbinden konuşur ve ağızlarıyla susmuş gibi yaparlarmış.Bazı insanlar diledikleri anda diledikleri yerde olabilirmiş,bazı insanlar buram buram gül ,bazısı lale sümbül bazısı leylaklar gibi kokarmış;hatta bazıları göğe baktığında gezegenlerin taa içini bile görebilirlermiş.Düşünsenize gezegenlerin içini gördüğünüzü mesela evin balkonundan başınızı uzattığınızda venüse selam verdiğinizi,venüs dediysem şu gezegenler sırasında Merkürden sonra dünya gezeninden önce gelen venüsten bahsediyorum.Hah şimdi o sevgiyi temsil eden gezegen Venüs her an ayağımıza gelebilecek olsa ve bizi duysa ona ne demek isterdiniz?Kimlere sevgi sunmak ve kimlere gitmek isterdiniz?Kime neşe ve sevinç gönderirdiniz? Sakın olmaz demeyin ha.Venüsten bahsediyoruz burada .orada sevgi alınır sevgi verilir ve sevgi konuşulur.’’ diye anlatmaya başlamıştı Mehmet Dede.O da bir venüslüydü nihayetinde.Hep sevgiden bahsederdi.Torunlarını karşısına almış anlatıyor,çocuklar ise belki ne kastettiğini anlamıyor fakat can kulağıyla dedelerini dinliyorlardı.Çocukların bu şevki büyüklere de sıçramış ,televizyonun sesi kısılmış ,herkesi bir merak salmıştı.Mehmet dede heyecanla devam ediyordu.!!Sizin gibi kalpleri berrak ve niyeti temiz olanların buluşabileceği bir mekandır orası.Çocukların bir iki tanesi bir araya geliverdiğinde bile Venüs ülkesinden esintiler doluşur o mekanlara.Kahkahalar cıvıltılar oyunlar ve sevgi cümleleri hep oranın esintileridir.Biliyor muydunuz bebekler günde 400 defa gülebilirlermiş.Siz bugün 400 ü yakaladınız mı bakayım?’’ diye sormuştu.Torunlarından en afacanı Ahmet kıkırdayarak ‘’ooo dedecim bugün Reyhanın ayağı takılıp çamura düşünce tamamladık biz 400 ü.’’Herkes gülmeye başlamıştı.Reyhan bile..
‘’Oh oh yavrularım hep neşe içinde gülmeye devam edin.Venüs ülkesine ancak böyle gidebiliriz’’dedi Mehmet dede.
Nedense bu kadar gülüşmenin ardından bir sessizlik olmuş,Tvnin sesi açılmış ,dedelerinin etrafına toplanan çocuklar ortaya konan patlamış mısıra hücüm edivermiş.Kenarda gizliden gizliye dinleyen büyükler ise aralarındaki konuşmalara dalıvermişti.Hep böyle olurdu zaten,Mehmet Dede ballandıra ballandıra anlatır fakat kimse soru sormaz .Eğlenir,gülüşür ,sonra onu kenarda unutuverirlerdi.Herşeyin farkındaydı Mehmet Dede fakat hiç alınmak aklına gelmezdi.Yaşlanmıştı.yaşı 80 I geçmişti.Bu yaşta hürmet edilip saygı gösterilip bir de anlattıklarına sonuna kadar kulak mı vereceklerdi.’’Kurt kocadı artık Mehmettt’’ dedi kendi kendine biraz da yüksek sesle.Kendi söylemiş kendi dinlemişti son sözünü.Öyle ya insan bir sözü en çok da kendine söylerdi.Ama o gün ruhunda bir başkalık hissediyordu.Sanki inandığı Venüs üklesinden esintiler vardı odada.Ne olduysa patlamoış mısıra hücum eden torunlarından en afacanı Ahmet geri dönüp herkesin sormak istediği o soruyu soruvermişti.’’Dedecim,o ülke nerede?’’
Gene hiç umulmayan bir hadise vuku bulmuştu.Herkes bu sorunun mantıklı cevabını merak etmişcesine bir sessizlik olmuş,büyüklerde Mehmet Dedenin cevabına kulak kesilmiş ona doğru başlarını çevirmişlerdi.Diğer torunları da etrafına doluşmuş’’nerde nerde ?’’ diye hep bir ağızdan bağırıyorlardı.Mehmet dedenin gözlerinden artık yaşlar süzülüyordu.’’Heyhat’’ dedi.’’Yıllardır bu ülkeyi anlatır dururum; bir kişi de çıkıp bu soruyu sormamış hepsi benim yaşlılığıma vermişti.Hep der idim bu zamanın çocuklarında bir tılsım var.Çok şükürki haklı çıktım.Derince bir nefes alıp verdikten sonra elini göğsünün sol tarafına götürüp sesinin heybetini azaltarak ’KALPTE’.’’ demişti.
Venüs ülkesi her insanın kalbindedir.Bütün yollar ve deneyimler o ülkenin kapısını açmak içindir.Bazı yetişkinler orayı unutur bazıları da oraya gitmek için bir ömür verir.Ama şunu bilinki tüm çocuklar Venüslüdür çünkü kalbinden konuşur kalbinden görür kalbinden duyar ve kalple yaşar onlar!!’’